Reklam
Tarih : 2025-03-19 16:09:44

Özel Saraçhane'de konuştu: İstanbul'un iradesine saldırdılar, yapılan iş bir darbedir

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Suç örgütü liderliği" ve "Terör örgütüne yardım ettiği" iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması, 106 kişi için gözaltı kararı verilmesi sonrasında Ankara'dan İstanbul'a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane'de açıklama yaptı.

Özel'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Maalesef bugün hoş bir güne iyi bir güne barış içinde bir güne uyanmayı çok isterdik. Ama bu ülkenin umudunu çalmak isteyenler, bu ülkenin geleceğini çalmak isteyenler yargı elliyle uzun süredir başlatmış olduklarını tacizlerini bugün en hadsiz evresine getirdiler

Belediyelerimizin çalışanları, bürokratları, bilim insanları, iş insanları çağırıldıklarında gidecekleri bir yere suçlularmış gibi o kötü fotoğrafları vererek çalınan kapıların açılması beklenmeden duvarların üstünden atlayarak ve karşısındakilerdeki her şeyi yıkarak, ayıplı bir muameleyle İstanbul'un iradesine saldırdılar. Yapılan iş bir darbedir. Bir darbe girişimidir.

Bundan haftalar önce bir grup toplantısında bir darbe mekaniğinin işlediğini anlatmıştım. Bunu siyasi bir makamdan yeniden İstanbul'a güya adalet dağıtmak üzere yollanan bir an yeniden İstanbul'a güya adalet dağıtmak üzere yollanan bir aparat eliyle yapıldığını anlatmıştım.

Bugünün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı geçmiş dönemde hepinizin bildiği tekrar etmeyeceğim 20'ye yakın ve tamamı siyasi davalarda mahkeme mahkeme gezdirilip istenen kendisine dikte ettirilen kararların alınmasının sağlandığı bir adalet giyotinini, seyyar giyotin olarak gezmişti. Milletin karşısına devleti diken Erdoğan'a karşı bu millet yine kazanacaktır.

Dünyanın en mobilize hakimiydi. En çok gezdirilen hakimiydi. Sonra ödüllendirildi siyasi bir makama gitti. Erdoğan'ın diliyle eskiden bakanlar siyasi, başyardımcıları, müsteşarlar teknikti. Bu yeni sistemde bakanlar teknik, yardımcıları siyasi diyordu ve o siyasi kişilik hakimler ve savcılar siyasete girdiklerinde, milletvekili aday adayı olduklarında bile artık siyasi görüşleri belli olduğundan göreve dönemezken ülkeyi yöneten kişinin, bir partinin genel başkanının siyasi bir makama getirdiği, görev verdiği kişiyi sana İstanbul'da ihtiyacım var diye buraya geri yollamıştı.

Geçmişin seyyar giyotinini burada Cumhuriyet Başsavcısı oldu. 9 Ekim gününden beri adaleti katletmeye, başta partimiz olmak üzere tüm muhalefete saldırmaya, bunları haber yapanları da suçlu görmeye, tweet atanı suçlu görmeye, beğeni yapanı suçlu görmeye, ifadeye çağırmaya, hapse atmaya, bizleri yıldırmaya ve bıktırmaya çalışıyor.

Bunu yapmasının sebebi 31 Mart seçimlerinin Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazmedilmemiş olmasıdır. Milletin verdiği mesajı almamıştır. Yenilmeyi kabullenememiştir. Güya yenilmezdi. Bütün meşrutiyetini sandıktan alıyordu. Her sandık önceden yaptıklarını ibra ediyor, temizliyor. Bundan sonra yapacaklarına alan açıyordu.

31 Mart'ta partisinin kurulduğu günden beri ilk kez kaybetti, ikinci parti oldu ve İstanbul'u İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder dediği İstanbul'u, İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır dediği İstanbul'u üçüncü kez Ekrem İmamoğlu'na kaybetti.

Ekrem İmamoğlu onu dört kez üst üste yendi, Beylikdüzü dahil. Ona hiç yenilmedi. Kendini yenilmez gören o gece artık kaybedendi. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra birinci partiydi ve karşısında dört tur yenemediği birisi vardı ve İstanbul'u kazanmıştı.

O yüzden her gece kendi sesiyle uyanıyor. İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder.

İstanbul'u kaybeden Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi kaybedecekti. İstanbul'u kazanan Ekrem İmamoğlu da Türkiye'yi kazanacaktı. İşte, işte bu ruh hali, işte bu psikoloji, işte bu hazımsızlık. Her şeyi, geldiği her makamı borçlu olduğu milletin kararına hürmetsizliği, saygısızlığı, tanımamayı, öyle ya demokrasi trendi, işine geldiği yere kadar binmişti, işine gelen istasyonda inecekti.

Demokrasi treninden indi, darbecilerin safına o istasyonda katıldı. Tayyip Bey'in indiği istasyonda 15 Temmuz darbecileri vardır. Tayyip Bey'in indiği istasyonda Kenan Evren vardır.

Tayyip Bey'in indiği istasyonda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeye kalkışmış, başarmış başarmamış herkes vardır. Artık bu yüzden tercihi, bu yüzden tercihi bir kez daha milletin karşısına devleti dikmek olmuştur.

Bu millet, bu halk devletini sever, saygı duyar, çağırın askere gider, ister vergi verir, evladını şehit verir ama devlet milletin karşısına dikilirse, devletle millet yarıştığında millet kazanır. Daha önce Kenan Evren bu millete "geç bu kişiyi seç" dediğinde, parmağıyla işaret ettiğinde sandığın birisinde kendi varken onun dediğini değil bir sivil adayı seçen bu milletin feraseti 15 Temmuz'da demokrasinin karşısındaki o meczuplar ordusuna karşı sandığı ve sandığın seçtiklerini koruyan bu millet nasıl 31 Mart'ta valiler il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı, Anadolu Ajansı Cumhur İttifakı ajansı, TRT AK Parti'nin televizyonu olmuşken, karşımıza devlet dikilmişken millet kazandıysa, milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazandıysa bu sefer de milletin karşısına devleti diken Erdoğan'a karşı bu millet yine kazanacaktır.

ütün kazanımlarının, camisinden özgürce okunan ezanın da, dalgalanan al yıldızlı bayrağın da, ay yıldızlı bayrağın da, kendisinin tüm özgürlüklerinin de, elindeki tapusunun da, diplomasının da, banka hesap cüzdanının da cumhuriyet ve onun var ettiği sandık güvencesinde olduğunu bilir. 

Siz anayasayı askıya alırsanız 35 yıl önce gazete ilanıyla çağırdığınız, 3 yıl boyunca kendinden önce ve kendinden sonra da olan yüzlerce arkadaşıyla birlikte başvuran birinin evraklarını inceleyip iki dersi hariç diğer dersleri baştan aldırtıp ona diploma düzenleyip verdiyseniz, o üniversite doktor da mezun ediyor.

31 yıldır ameliyata girebilirsin deyip milletin canının emanet edildiği o diplomayı veren üniversite gelen bir talimatla, hatta iki kez gelen o aparatın iki kez taciziyle "hadi iptal edin, hadi iptal edin" diplomayı iptal ederken aslında dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletini, hukuk güvencesini iptal etti. 

Bu mantıkla artık kimsenin tapusunun, kimsenin elindeki hisse senedinin, devlet borç senedinin, banka cüzdanının hiçbirinin bir garantisi yoktur, aynı mantıktır. 35 yıl sonra diploma iptal edenin etme gerekçesi ne? Nedir o gerekçe? Dün, dün bir elde 28 kişinin diploması iptal edildi. Ekrem İmamoğlu benim yoldaşım, onu ayırıyorum. Diğer 27'sinin günahı ne? 35 yıl önce Türkiye'nin 2025, bilemedin 26 yılında ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanıyla aynı sınıfta okumuş olmak.

Suçları Ekrem İmamoğlu'nun, Tayyip Bey'in bileğini bükemediği bir siyasetçinin 35 yıl önce sınıf arkadaşı olmak.

Olur mu ? Sen onunla aynı okulda okuduysan, ben onu yenemiyorum, seçime girmesin diye diplomasını iptal edeceğim. Kurunun yanında yaş da yanar. Ekrem'in yanında arkadaşları da yanar. Bu devletin bu millete verdiği en büyük değer seçebilme özgürlüğüdür.

Tayyip Erdoğan seçebilme özgürlüğüne el atıyor. Ekrem İmamoğlu'nun aday olabilme özgürlüğü elinden alınmıyor. Bu milletin istediğini cumhurbaşkanı seçebilme özgürlüğü elinden alınıyor. 

Ben dün akşamdan itibaren 16 muhalefet partisi, özcesi Cumhur İttifakı hariç Türkiye siyasetinin gerisi gösterdikleri dayanışmaya, attıkları sosyal medya paylaşımlarına, yaptıkları sosyal medya paylaşımlarına, açtıkları bana ve Ekrem Başkan'a telefonlara, buraya kadar ziyaretlerine yürekten teşekkür ediyorum.

Ve herkes sinmişken, herkes susmuşken İstiklal Marşı'ndaki korkmayla ayağa kalkıp korkmayıp İstanbul Üniversitesi'nden başlayıp buraya kadar gelen ne barikat ne bir başka şey dinleyen gençlere teşekkür ediyorum. Elbette örgütümüze, bütün siyasi partilerin çok değerli üyelerine teşekkür ediyorum.

Ekrem Başkan hakim karşısına çıkınca yanı başında, yanında, yanında olacağım ana kadar Ekrem Başkan'a emanet edilen ve Ekrem Başkan'ın hepimize emaneti İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne burada sahip çıkacağız. Buradayız, bir yere ayrılmıyoruz.

Sayın Musavvat Dervişoğlu sağ olsun yoldaymış, geliyor. Dayanışma ziyaretlerini de burada kabul edeceğiz. Milletin emanetini, milletin emanetine sonuna kadar sahip çıkan bir belediye başkanına, bir belediye meclisine ve İstanbul'un iradesine katkı sağlamak, onlarla birlikte olmak, onlarla mücadele etmek için ben Saraçhane'deyim. Biz Saraçhane'deyiz. Nerede olalım diye soranlara buyurun Saraçhane'ye diyoruz."

 

 

  Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2025 Kırklareli Haberler Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.